• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Elmalılı Hamdi Yazır 

Kur’an-ı Kerim  Meali

Fâtiha Sûresi 1 - 7. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla (başlarım).

2.     Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.

3.     Rahmân'dır ve Rahîm'dir.

4.     Hesap gününün mâlikidir.

5.     Ey Rabbimiz, ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.

6.     Bizi doğru yola ilet.

7.     Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.

Bakara Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Elif. Lâm. Mîm.

2.     İşte o kitap; onda şüphe yoktur; müttakiler için yol göstericidir.

3.     Onlar gayba iman ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz mallardan Allah yolunda infak ederler.

4.     Onlar hem sana indirilene, hem de senden önce indirilen kitaplara iman ederler. Ahiret gününe de kesin olarak inanırlar.

5.     İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve bunlar kurtuluşa erenlerdir.

Bakara Sûresi 6 - 16. Ayetler

6.     Şüphesiz, kâfir olanları korkutsan da korkutmasan da onlar için müsavidir, iman etmezler.

7.     Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Onlar için, büyük bir azap vardır.

8.     İnsanlardan bazıları da vardır ki, "Allah'a ve ahiret gününe inandık" derler; oysa inanmış değillerdir.

9.     Güya Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar, hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar da bunun farkında değillerdir.

10.   Kalblerinde bir hastalık vardır. Allah da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır.

11.   Onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarmayın" denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler.

12.   Doğrusu bunlar, fesatçıların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.

13.   Yine Onlara: "İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin!" denildiği zaman "Biz o budalaların (sefihlerin) iman ettikleri gibi mi iman edelim?" derler. Doğrusu budalalar kendileridir, fakat bunu bilmezler.

14.   Bir de bu münafıklar iman edenlerle karşılaştıkları zaman "İman ettik" derler. Şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise: "şüphesiz biz sizinle beraberiz, biz (onlarla) sadece alay ediyoruz," derler.

15.   (Asıl) Allah onlarla alay eder de azgınlıkları içinde onlara fırsat verir, bu yüzden onlar bocalar, dururlar.

16.   İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak bu ticaretleri kendilerine kâr sağlamamış ve doğru yola girememişlerdir.

Bakara Sûresi 17 - 24. Ayetler

17.   Onların durumu, ateş yakan bir kimsenin örneğine benzer; ateş yanıp çevresini aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; artık görmezler.

18.   Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler kördürler. Artık onlar, inkardan geri dönemezler.

19.   Yahut (onların hali), gökten boşalan, içinde karanlıklar, gök gürlemesi ve yıldırımlar bulunan yağmura tutulmuş kimselerin hali) gibidir. Yıldırımlardan gelecek ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Halbuki, Allah, kâfirleri kuşatmıştır.

20.   O esnada şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek, ama önlerini aydınlatınca ışığında (birazcık) yürürler, karanlık üzerlerine çökünce de oldukları yerde dikilip kalırlar. Allah dileseydi elbette işitmelerini de görmelerini de alıverirdi. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

21.   Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ve ibadet ediniz ki (Allah'ın azabından) korunur olasınız.

22.   O öyle lütufkâr ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de kubbemsi bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, çeşitli ürünlerden size rızık çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın.

23.   Eğer kulumuza kısım kısım indirdiğimiz Kur'an'dan şüphe içindeyseniz, haydi onun benzeri bir sûre getirin, eğer iddianızda doğru iseniz, bunu yapmak için Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini de yardıma çağırın.

24.   Ama yapamazsanız ki hiçbir zaman yapamayacaksınız yakıtı, insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakının. O ateş kâfirler için hazırlanmıştır.

Bakara Sûresi 25 - 29. Ayetler

25.   İman edip Salih amellerde bulunanları müjdele ki, kendileri için altından ırmaklar akan cennetler vardır. O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: "Bundan önce (dünyada) bize verilenlerdendir bu", derler. Bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Kendileri için orada tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.

26.   Şüphesiz Allah, hakkı açıklamada sivrisineği ve onun da ötesinde olan bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Kâfirler ise, "Allah böyle misal vermekle ne murat eder?" derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, birçoklarını da doğru yola yöneltir. Onunla ancak fâsıkları saptırır.

27.   Ki onlar Allah'a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler. Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabalık bağını) keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte onlar zarara uğrayanlardır.

28.   Allah'ı nasıl inkâr ediyorsunuz ki; ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizi yine öldürecek, yine diriltecektir. Sonra da döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

29.   O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra (kendine has bir şekilde) semaya yöneldi, onu yedi kat olarak düzenledi. O, her şeyi bilendir.

Bakara Sûresi 30 - 37. Ayetler

30.   Hatırla ki Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde muhakkak bir halife yaratacağım" dediği vakit; Onlar: "Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. (Allah:) "Sizin bilemeyeceğinizi her halde ben bilirim," buyurdu.

31.   Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti. Sonra onları meleklere gösterip: "Eğer sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin," buyurdu.

32.   Melekler: "Ey Rabbimiz! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize bildirdiğinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak şensin," dediler.

33.   "Ey Âdem! Bunları onlara isimleriyle haber ver," buyurdu. Bu emir üzerine Âdem, eşyayı onlara isimleriyle haber verince, buyurdu ki: "Ben size, muhakkak göklerin ve yer'in gaybını bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da bilirim," demedim mi?

34.   Ve meleklere: "Âdem'e secde edin," dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. Ancak İblis diretti ve kibirlendi, zaten kâfirlerdendi.

35.   Ve dedik ki: "Ey Âdem! Sen ve eşin cennete yerleşin; ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yeyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, ondan yemeyin. Yoksa haddi aşan zalimlerden olursunuz."

36.   Bunun üzerine Şeytan onların ayaklarını kaydırdı, ikisini de içinde bulundukları (cennetten) çıkardı. Biz de: "Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir zamana kadar bir barınak ve belli bir zamana kadar yaşamak vardır," dedik.

37.   Derken Âdem, Rabbinden bir takım kelimeler/bilgiler aldı ve tevbe etti. O da tevbesini kabul buyurdu. Şüphesiz O, tevbeleri kabul eden ve merhameti bol olandır.

Bakara Sûresi 38 - 48. Ayetler

38.   Dedik ki: Hepiniz oradan/cennetten inin. Bundan sonra benden size bir hidayetçi gelir de her kim hidayetçime tâbi olursa onlara bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.

39.   İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar cehennemliktir, onlar orada ebedî kalacaklardır.

40.   Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın, bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size verdiğim ahdi yerine getireyim. Yalnızca benden korkun.

41.   Yanınızdakini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğim Kur'an'a iman edin, sakın ona inanmayanların ilki olmayın! Ayetlerimi birkaç kuruşa değişmeyin, yalnız benden/benim gazabımdan korkun.

42.   Hakkı bâtıl ile karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin!

43.   Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerle birlikte rükû edin!

44.   İnsanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Oysa siz Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyorsunuz. Yine de aklınızı kullanmıyor musunuz?

45.   Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Şüphesiz namaz kalbi ürperenler dışında herkese ağır gelir.

46.   Onlar, kendilerinin kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini bilirler.

47.   Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi bir zamanlar âlemlere üstün kıldığımı hatırlayın.

48.   Öyle bir günden korkun ki, onda hiç kimse başkası adına bir ödemede bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul olunmaz, hiç kimseden fidye alınmaz, onlara asla yardım da yapılmaz.

Bakara Sûresi 49 - 57. Ayetler

49.   Hatırlayın ki, sizi, Firavun ailesinden/taraftarlarından kurtardık. Sizi azabın en kötüsünü reva görüyorlardı, yeni doğan erkek çocuklarınızı kesiyorlar, kızlarınızı hayatta bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.

50.   Bir zamanlar sizin için denizi yardık, sizi kurtardık, Firavun'un taraftarlarını da, siz bakıp dururken denizde boğduk.

51.   Musa'ya vahyetmek üzere kırk gece için söz vermiştik. Sonra siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz ve (böylece) zalimlerden olmuştunuz.

52.   Sonra bunun arkasından akıllanıp şükredersiniz diye sizi affettik.

53.   Doğru yola gidesiniz diye Musa'ya hak ile batılı ayıran Kitab'ı ve Furkan'ı verdik.

54.   Musa kavmine demişti ki: "Ey kavmim! Şüphesiz siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize kötülük ettiniz. Gelin yaradanınıza dönün tevbe edin de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınızın katında sizin için daha hayırlıdır. Bu suretle (Allah) tevbenizi kabul buyurur. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir."

55.   Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah'ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz. Bunun üzerine bakıp duruyor olduğunuz halde sizi yıldırım çarpmıştı.

56.   Sonra şükredesiniz diye ölümünüzün ardından sizi diriltik.

57.   "Ve szizi bulutla gölgelendirdik, verdiğimiz güzel nimetlerden yeyin" dedik. Size kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Gerçekte onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı.  

Bakara Sûresi 58 - 61. Ayetler      

58.   Bir vakit İsrail oğullarına "şu şehre girin, nimetlerden dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından secde ederek girin, (girerken) "Hıtta!" (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin günahlarınızı bağışlayalım; iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz," demiştik.

59.   Ama zalimler, kendilerine söylenenleri bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları kötülük sebebiyle üzerlerine gökten iğrenç bir azap (illet ve hastalıklar) indirdik.

60.   Yine bir vakit Musa, çölde kavmi için su istemişti, biz de: "Âsanı taşa vur!" demiştik. Bunun üzerine ondan oniki pınar fışkırdı, her bölük, su alacağı kaynağı bildi. "Allah'ın rızkından yeyin, için, bozgunculuk yaparak yeryüzünde karışıklık çıkarmayın." dedik.

61.   Hani siz "Ey Musa! Biz tek çeşit yemeğe katlanamayacağız, bizim için Rabbine dua et, yerin bitirdiği şeylerden; sebzesinden, salatasından, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın," dediniz. (Musa:) "Hayırlı olanı daha kötü ile değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde kasabaya inin. Çünkü istedikleriniz sizin için (orada) var," dedi. İşte bundan sonra üzerlerine aşağılık ve yoksulluk damgası vuruldu. Allah'ın bir gazabına uğradılar. Evet öyle oldu. Çünkü Allah'ın ayetlerini inkâr ediyor ve haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı. Evet, bunların hepsi isyan ediyor ve haddi aşıyor olmaları sebebiyle olmuştur.

Bakara Sûresi 62 - 69. Ayetler

62.   Şüphesiz iman edenler; yani Yahudiler, Hıristiyanlar ve sâbiîler; Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.

63.   Sizden kesin bir söz almış ve Tûr dağını üstünüze kaldırıp (demiştik ki:) "size verdiğimiz kitaba sımsıkı yapışın ve içindekileri hatırlayın, umulur ki, korunursunuz."

64.   Sonra onun arkasından yüz çevirdiniz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, kesinlikle zarara uğrayanlardan olurdunuz.

65.   İçinizden cumartesi günü yasağı çiğneyenleri elbette biliyorsunuz. Biz onlara: "Aşağılık maymunlar olun!" dedik.

66.   Bu cezayı, bizzat görenlere ve sonradan gelecek olanlara bir ibret dersi, müttakiler için de bir öğüt sebebi kıldık.

67.   Musa kavmine: "Allah sizin bir sığır kesmenizi emrediyor," demişti de Onlar: "Bizimle alay mı ediyorsun?" demişlerdi. O da: "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım," demişti.

68.   "Bizim için Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın" dediler. (Musa:) "Rabbim buyuruyor ki: "O, ne yaşlı ne de genç; ikisi arasında dinç bir inektir. Size emredileni hemen yapın," dedi.

69.   (Bu sefer:) "Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın," dediler. "Rabbim buyuruyor ki: sapsarı, bakanların içini açan bir inektir" dedi.

Bakara Sûresi 70 - 76. Ayetler

70.   "Ey Musa! Bizim için, Rabbine dua et, onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, çünkü o inek bizim için net değil, karışık. Bununla beraber Allah dilerse elbette bu konuda doğruyu buluruz" dediler.

71.   (Musa:) Rabbim şöyle buyuruyor: "O, boyunduruk altına alınmayan, arazi sürmeyen, ekin sulamayan, salma (başıboş/her ayıptan salim), hiç alacası bulunmayan bir inektir" dedi. "İşte şimdi gerçeği bildirdin" dediler. Bunun üzerine ineği kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi.

72.   Hani siz bir kişiyi öldürmüştünüz de onun hakkında birbirinizle atışmıştınız. Hâlbuki Allah gizlemekte olduğunuzu ortaya çıkaracaktır.

73.   Onun için de: "öldüren kişiye, (kestiğiniz) ineğin bir parçasıyla vurun" dedik. Allah, ölüleri böyle diriltir ve size ayetlerini gösterir ki aklınızı kullanasınız.

74.   Ama bunun arkasından kalpleriniz yine katılaştı. Şimdi onlar taş gibi hatta daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden nehirler kaynar. Öylesi var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Öyle taşlar var ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.

75.   Şimdi (ey Müslümanlar!) onların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Hâlbuki onlardan bir gurup vardır ki, Allah'ın kelâmını işitirler de iyice anladıktan sonra, bile bile onu tahrif ederlerdi.

76.   Münafıklar, iman edenlerle karşılaştıklarında "İman ettik" derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında da: "Allah'ın size açtığı hakikati (Tevrat'taki bilgileri), Rabbinizin huzurunda sizin aleyhinize hüccet getirmeleri için mi onlara anlatıyorsunuz? Aklınız yok mu?" derler.

Bakara Sûresi 77 - 83. Ayetler

77.   Onlar bilmezler mi ki, gizlediklerini de açıkça yaptıklarını da Allah bilir.

78.   Onlardan bir kısım ümmîler vardır; Kitab'ı/ Tevrat'ı bilmezler. (Bütün bildikleri) bir takım kuruntulardır. Onlar sadece tahminde bulunuyorlar.

79.   Kendi elleriyle Kitap yazıp sonra biraz para almak için "Bu Allah katındandır" diyenlerin vay haline! Elleriyle yazdıklarından dolayı vay haline onların! Kazandıklarından vebal'den dolayı vay haline onların!

80.   (İsrailoğulları:) "Sayılı birkaç günden başka, bize asla ateş azabı dokunmaz," dediler. De ki: "Siz Allah'dan bir söz mü aldınız? ki Allah sözünden caymaz, yoksa Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?"

81.   Evet; Kim bir kötülük işler de günahı kendisini her tarafdan kuşatırsa işte o kimseler cehennemliktirler. Orada ebedi kalacaklardır.

82.   İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliktirler. Orada ebedi kalacaklardır.

83.   Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anababaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye söz almıştık. Sonra pek azınız müstesna, sözünüzden döndünüz ve hala da dönüyorsunuz.

Bakara Sûresi 84 - 88. Ayetler

84.   Ey İsrailoğulları, birbirinizin kanını dökmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacağınıza dair sizden söz almıştık. Sonra siz bunu kararlaştırmış ve buna şahit de olmuştunuz.

85.   Sonra da sizler, birbirinizi öldürüyor, aranızdan bir gurubu yurtlarından çıkarıyor, kötülük ve düşmanlıkta aleyhinde birleşiyorsunuz. Size esirler olarak geldiklerinde fidye verip onları kurtarıyorsunuz. Hâlbuki yurtlarından çıkarılmaları size haram kılınmıştı. Yoksa siz Kitab'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden böyle yapanların cezası dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet günü de en şiddetli azaba itilirler. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.

86.   Bunlar, ahirete karşılık dünya hayatını satın alan kimselerdir; onun için bunların azapları hafifletilmez ve kendilerine yardım edilmez.

87.   Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Arkasından peş peşe peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Ne var ki, nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emir ile bir elçi geldikçe, büyüklük taslarladınız. (Peygamberlerden) bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz.

88.   Yahudiler, "Kalplerimiz perdelidir" dediler. Hayır; küfürleri sebebiyle Allah onları lânetlemiştir, O yüzden onların pek azı iman eder.

Bakara Sûresi 89 - 93. Ayetler

89.   Allah katından yanlarındaki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap Kur'an geldiği zaman, ki daha önce inkâr edenlere karşı fetih istiyorlardı (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına çıkınca, onu inkâr ettiler. Allah'ın laneti kâfirlerin üzerinedir.

90.   Allah'ın kullarından dilediğine kendi fazlından vahiy indirmesini kıskandıkları için Allah'ın indirdiğini (Kur'an'ı) inkâr ederek, kendilerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylelikle gazap üstüne gazaba uğradılar. Ve kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.

91.   Onlara: "Allah'ın indirdiğine iman edin,"denildiğinde: "Biz kendimize indirilene iman ederiz," derler ve ondan başkasını inkâr ederler. Hâlbuki o (Kur'an) yanlarındakini doğrulayan hak (kitap)tır. De ki: "Eğer inanıyor idiyseniz daha önce niçin Allah'ın peygamberlerini öldürüyordunuz?"

92.   Andolsun Musa size apaçık mucizelerle gelmişti. Sonra arkasından  zalimler olarak buzağıya taptınız.

93.   Hatırlayın ki, Tur dağını yerinden kaldırıp sizden size verdiklerimize kuvvetlice yapışın ve dinleyin diye söz almıştık. Onlar: "Dinledik ve isyan ettik!" dediler. İnkârları sebebiyle kalplerine buzağı sevgisi sindirildi. De ki: "Eğer inanıyorsanız, imanınız size ne kötü şeyler emrediyor!"

Bakara Sûresi 94 - 101. Ayetler

94.   De ki: "Eğer Allah katında ahiret yurdu diğer insanların değil de yalnızca size ise ve bu iddianızda doğru iseniz haydi ölümü temenni edin"

95.   Fakat onlar elleriyle yaptıklarından (günahlarından) dolayı onu hiç bir zaman temenni etmeyeceklerdir. Allah zalimleri iyi bilir.

96.   Andolsun, onları yaşamaya karşı insanların en düşkünü müşriklerden de daha düşkün bulursun. Her biri de arzular ki, bin sene yaşatılsın. Hâlbuki çok yaşatılması onu azaptan uzaklaştırmaz. Allah onların yapmakta olduklarını eksiksiz görür.

97.   De ki: "Cebrail'e kim düşman ise bilsin ki Allah'ın izniyle Kur'an'ı senin kalbine bir hidayet rehberi, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve müminler için bir müjdeleyici olarak o indirmiştir."

98.   Her kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikâil'e düşman olursa, bilsin ki Allah kâfirlerin düşmanıdır.

99.   Andolsun ki, sana apaçık ayetler indirdik. Öyle ki onları iman sahasından uzaklaşmış fasıklardan başkası inkâr etmez.

100. Ne zaman onlar bir antlaşma yaptılarsa, içlerinden bir bölümü onu bozmadı mı? Zaten onların çoğu iman etmez.

101. Allah tarafından onlara, yanlarındakini doğrulayan bir peygamber gelince ehli kitaptan bir gurup, sanki bilmiyormuş gibi Allah'ın kitabını arkalarına attılar.

Bakara Sûresi 102 - 105. Ayetler

102. Onlar Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine tâbi oldular. Hâlbuki Süleyman inkâr etmedi. Lâkin şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'de Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirileni öğretiyorlardı. Hâlbuki o ikisi: "Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın sihir yapmayı caiz görüp de kâfir olmayasınız," demeden hiç kimseye (sihir ilmini) öğretmezlerdi. O iki melekden, erkekle karısının arasını açan şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın, ahiretten hiçbir nasibi olmadığını çok iyi bilmektedirler. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötü bir şeydir. Keşke bunu bilselerdi.

103. Eğer iman edip sakınsalardı, şüphesiz Allah tarafından verilecek mükâfat daha hayırlı olacaktı; keşke bunu bilselerdi!

104. Ey iman edenler! "Râinâ" demeyin, "unzurnâ" deyin ve dinleyin. Kâfirler için elem verici bir azap vardır.

105. Ehli Kitaptan olan kâfirler ve müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise, rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

Bakara Sûresi 106 - 112. Ayetler

106. Biz, bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır (nesheder) veya onu unutturursak (ertelersek), daha hayırlısını veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her şeye kadirdir.

107. Bilmez misin, gerçekten göklerin ve yerin mülkiyeti Allah'ındır. Sizin için Allah'tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.

108. Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, dosdoğru yoldan sapmış olur.

109. Ehli kitaptan birçoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek istediler. Şimdi siz, Allah emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

110. Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin; kendiniz için hayır olarak ne takdim ederseniz, Allah'ın katında onu bulacaksınız. Allah, bütün yaptıklarınızı noksansız görür.

111. Ehli Kitap, "Yahudiler veya Hıristiyanlar hariç başkası asla cennete giremeyecek," dediler. Bu onların kuruntularıdır. De ki: "Doğru söylüyorsanız delilinizi getirin."

112. Hayır! Kim muhsin olarak kendini Allah'a teslim ederse, işte onun, Rabbi katında mükâfatı vardır. Onlar için korku yoktur ve üzüntü çekmeyeceklerdir.

Bakara Sûresi 113 - 119. Ayetler

113. Yahudiler: "Hıristiyanlar hiçbir şey üzerinde değillerdir," dediler. Hıristiyanlar da: "Yahudiler hiçbir şey üzerinde değillerdir," dediler. Hâlbuki hepsi de Kitabı (Tevrat ve İncil'i) okuyorlar. Bilmeyenler de tıpkı onların söylediklerini söylediler. Allah ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyamet günü hükmünü verecektir.

114. Allah'ın mescidlerinde Allah'ın isminin anılmasına engel olan ve onların harap olması maksadıyla çalışan kimselerden daha zalim kim olabilir? Bunlar oralara ancak korka korka girerler. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır.

115. Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye yönelseniz orada Allah'a durulacak cihet vardır. Şüphesiz Allah‘(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir.

116. Zalimler "Allah çocuk edindi" dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Doğrusu göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur, hepsi O'na boyun eğmişlerdir.

117. Göklerin ve yerin yaratanı bir şeyi dilediğinde ona yalnızca "Ol!" der, o da hemen oluverir.

118. Bilmeyenler: "Allah bizimle konuşsaydı ya da bize mucize gelseydi ya!" dediler. Bunlardan öncekiler de tıpkı bunların dediklerini demişlerdi. Kalpleri birbirine benzedi. Gerçekleri iyice bilecek kimselere mucizeleri apaçık gösterdik.

119. Şüphesiz, biz seni Hak (Kur'an) ile rahmetimizi müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennemliklerden sorumlu değilsin.

Bakara Sûresi 120 - 126. Ayetler

120. Sen dinlerine tabi olmadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da asla senden hoşnut olmazlar. De ki: "Şüphesiz doğru yol, Allah'ın yoludur. Sana vahiyle gelen bu kadar ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır."

121. Kendilerine kitap verdiğimiz kimselerden bazısı, onu, hakkını gözeterek okurlar. İşte onlar, ona iman ederler. Kim onu inkâr ederse, işte onlar zarara uğrayanlardır.

122. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi vaktiyle âlemdeki ümmetlere üstün kılmış olduğumu hatırlayın.

123. Ve öyle bir günden sakının ki, onda hiç kimse başkası adına bir şey ödeyemez, kimseden fidye kabul edilmez, hiç kimseye şefaat da fayda vermez, onlar hiçbir yardım görmezler.

124. Hani Rabbi, İbrahim'i bir takım kelimelerle/buyruklarla imtihan etmişti. O onları tamamlayınca "Ben seni bütün insanlara önder yapacağım," buyurdu. "Yâ Rabbi soyumdan da" dedi. (Allah:) "Benim ahdime zalimler erişemez" buyurdu.

125. Hani, Beyt'i Şerifi (Kâbe'yi) insanlara sevap kazanmaya yönelik bir toplanma ve güvenli bir yer kılmıştık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e: "Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için evim'i tertemiz bulundurun", diye emretmiştik.

126. Hani İbrahim: "Ey Rabbim! Burayı emin bir şehir yap, halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları çeşitli ürünlerle rızıklandır" demişti. Allah: "İnkâr edeni de rızıklandırır, az bir süre faydalandırır, sonra onu ateş azabına uğratırım. Ne kötü bir dönüş yeridir o" demişti.

Bakara Sûresi 127 - 134. Ayetler

127. Bir zamanlar İbrahim ile İsmail Beyt'in (Kâbe'nin) temellerini yükseltiyor, birlikte şöyle dua ediyorlardı: "Ey Rabbimiz! Bizden (bunu) kabul buyur, şüphesiz sen işitensin, bilensin."

128. Ey Rabbimiz! Bizi yalnız sana boyun eğen Müslüman kıl ve neslimizden yalnız sana boyun eğen Müslüman bir ümmet vücuda getir. Bize ibadetimizin usullerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz tevbeleri kabul eden, çok merhametli olan ancak şensin.

129. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, içlerini dışlarını temizleyecek bir peygamber gönder. Şüphesiz, üstün gelen, hüküm ve hikmet sahibi olan ancak sensin.

130. İbrahim'in dininden kendini aşağılık kılandan başka kim yüz çevirir? Andolsun, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de salihlerdendir.

131. Rabbi ona: "İhlâs ve imanla teslim ol," emrini verince "Âlemlerin Rabbine teslim oldum" demişti.

132. Bunu İbrahim kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da: "Oğullarım, Allah sizin için bu dini seçti. Başka dinlerden sakının, Müslüman olarak ölünüz" dedi.

133. Yoksa siz Ya'kub'a ölüm geldiği zaman orada şahitler miydiniz? O, oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediği vakit, "Senin Allah'ın ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan bir Allah'a ibadet edeceğiz; biz ancak O'na boyun eğen müslümanlarız" dediler.

134. Onlar bir ümmetti, gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

Bakara Sûresi 135 - 141. Ayetler

135. Ehli kitap müslümanlara "Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız," dediler. De ki: "Hayır! Hanîf olan İbrahim'in dinine (uyarız)". O, müşriklerden değildi.

136. Deyin ki: "Biz, Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta (Yakub'un torunlarına) indirilene, Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından bütün peygamberlere verilenlere iman ettik. O'nun resullerinden hiçbirini diğerinden ayırmayız ve biz sadece O'na boyun eğen müslümanlarız."

137. Eğer böyle sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse, kuşkusuz doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, onlar elbette bir anlaşmazlık içinde olurlar. Onlara karşı Allah sana yeter. O, işitendir, bilendir.

138. "Allah'ın boyasına (bildirdiği kimliğe) bak! Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz O'na kulluk ederiz", deyin.

139. De ki: "Allah hakkında bizimle tartışmaya mı giriyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz sizin de Rabbiniz. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Biz O'na gönülden bağlananlarız."

140. Yoksa siz, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve torunlarının Yahudi yahut Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Allah tarafından kendisine bildirilmiş bir şahadeti gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.

141. Onlar bir ümmetti; gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız da sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu değilsiniz.

Bakara Sûresi 142 - 145. Ayetler

142. İnsanlardan bir takım beyinsizler: "Bunları yönelmekte oldukları kıblelerinden çeviren nedir?" diyecekler. De ki: "Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru yola yöneltir."

143. İşte böylece sizin bütün insanlığa şahitler olmanız, Peygamberin de size şahit olması için sizi doğru yolda yürüyen, mutedil bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun kıbleyi Kabe yapmamız, Peygamber'e uyanları, ökçeleri üzerinde geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Bu, elbette Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına ağır gelir. Allah, imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz, Allah insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.

144. (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (haber beklediğini) görüyoruz. Artık rahat ol, seni hoşnut olacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Haydi, yüzünü Mescidi Haram tarafına çevir. Ey müslümanlar, siz de nerede bulunursanız, namazda yüzünüzü o tarafa çevirin. Kendilerine kitap verilenler, onun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler.  Allah onların yaptıklarından ve yapacaklarından gafil değildir.

145. Yemin olsun ki, sen kendilerine kitap verilmiş olanlara her delili getirsen, yine senin kıblene dönmezler. Sen de onların kıblesine dönmezsin. Onlardan bir kısmı, diğer kısmın kıblesine dönmezler, sana gelen bunca ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, o zaman sen gerçekten zalimlerden olursun.

Bakara Sûresi 146 - 153. Ayetler

146. Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin uleması, onu (o peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir bölümü bile bile gerçeği gizlerler.

147. Gerçek Rabbinden (gelen)dir. O halde şüpheye düşenlerden olma!

148. Herkesin yöneldiği bir yönü kıblesi vardır. Ey müslümanlar, haydi, hayırlarda yarışın. Her nerede olursanız, sonunda Allah sizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

149. Nereden sefere çıkarsan (çık), namazda yüzünü Mescidi Haram tarafına çevir. Şüphesiz bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. Biliniz ki, Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.

150. Nereden sefere çıkarsan (çık), namazda yüzünü Mescidi Haram'a doğru çevir. Her nerede olursanız (olun) yüzünüzü ona doğru çevirin ki, içlerinden haksızlık edenlerin dışında, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun! Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.

151. Nitekim içinizden size ayetlerimizi okuyan, sizi arındıran, size Kitab'ı ve hikmeti talim eden ve bilmediklerinizi size öğreten bir elçi/resûl gönderdik.

152. Öyleyse beni zikredin, ben de sizi anayım. Bana şükredin; sakın nankörlük etmeyin.

153. Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile yardım isteyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir.

Bakara Sûresi 154- 163. Ayetler

154. Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin. Hayır onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.

155. Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.

156. Onlara bir musibet geldiği zaman: "Biz Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz" derler.

157. İşte Rablerinden bağışlama ve rahmet onlaradır. Ve hidayete erenler de onlardır.

158. Şüphesiz, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu alametlerindendir. Her kim hac veya umre niyetiyle Kâbe'yi ziyaret ederse, onları tavaf etmesinde kendisine bir günah yoktur. Her kim gönülden bir hayır yaparsa, şüphesiz Allah şükrün karşılığını verendir, hakkıyla bilendir.

159. İndirdiğimiz açık delilleri ve insanlar için Kitapta açıkladığımız hidayet rehberi olan ayetlerimizi gizleyenlere, muhakkak ki hem Allah hem de lânet ediciler lânet eder.

160. Ancak tevbe edip durumlarını düzeltenler ve gerçeği açıklayanlar başkadır. Ben onları bağışlarım. Ben tevbeyi çokça kabul eden ve çokça esirgeyenim.

161. Ama ayetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüş olanlar var ya, işte Allah'ın meleklerin ve insanların lâneti hep onların üzerinedir.

162. Ebediyen lânet içinde kalırlar; ne azapları hafifletilir, ne de kendilerine göz açtırılır.

163. Hepinizin ilahı bir tek ilahtır; O'ndan başka ilâh yoktur. O, rahmândır; rahîmdir.

Bakara Sûresi 164 - 169. Ayetler

164. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemide, Allah'ın gökten bir su indirip de onunla ölü haldeki yeryüzünü diriltmesinde, her türlü canlıyı yaymasında, rüzgârları yönden yöne çevirmesinde, yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutta, şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için (Allah'ın birliğini gösteren) deliller vardır.

165. İnsanlardan kimileri de Allah'tan başkasını (Allah'a) eş ve ortak tutarlar da onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah'a olan sevgileri onlarınkinden daha fazladır. O zulmedenler, azabı gördükleri zaman muhakkak bütün kuvvetin Allah'ın olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli bulunduğunu önceden bilebilselerdi.

166. İşte o zaman kendilerine tabi olanlar azabı görecek ve kendilerine tabi olunanlar onlardan uzaklaşmış olacaklar; aralarındaki bütün bağlar parçalanıp kopacaktır.

167. Tabi olanlar şöyle derler: "Ah! Bizim için dünyaya bir dönüş olsaydı da, onların şimdi bizden uzaklaştığı gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık!" İşte böyle Allah onlara, bütün yaptıklarını üzerlerine yığılmış pişmanlıklar olarak gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkamazlar.

168. Ey insanlar! Bütün yeryüzündeki nimetlerimden helâl ve temiz olmak şartıyla yeyin, fakat şeytanın peşine düşmeyin; çünkü şeytan sizin açık bir düşmanmızdır.

169. O, size yalnızca, kötülüğü ve çirkini emreder. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi ister.

Bakara Sûresi 170 - 176. Ayetler

170. Onlara: "Allah'ın indirdiğine uyun," denildiği zaman onlar, "Hayır! Biz atalarımızı neyin üzerinde bulduysak ona uyarız" dediler. Ya ataları bir şeye akıl erdiremez ve doğruyu da bulamamış idiyseler?

171. Kâfirlerin durumu, çobanın bağırıp çağırmasından başka bir şey işitmeyen (hayvanların) durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı akıl erdiremezler.

172. Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yeyin, eğer yalnızca O'na kulluk ediyorsanız Allah'a şükredin.

173. O size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini bir de Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmamak ve zaruret miktarını aşmamak şartıyla (bir miktar yemesinde) ona günah yoktur. Şüphe yok ki, Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.

174. Allah'ın indirdiği Kitaptan bir şeyi (Peygambere ait bilgileri) gizleyip de bununla biraz para alanlar; muhakkak ki onların yeyip de karınlarını doldurdukları, ateşten başka bir şey değildir. Kıyamet günü Allah ne onlarla konuşur ne de kendilerini temize çıkarır. Onlar için elem verici bir azap vardır.

175. Onlar hidayeti verip sapıklığı, mağfireti bırakıp azabı satın alan kimselerdir. Onlar ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar!

176. Bu azabın sebebi, Allah'ın, kitabı hak olarak indirmesidir. Kitapta ayrılığa düşenler ise, şüphesiz haktan uzak bir anlaşmazlık (inkâr) içindedirler.

Sayfa 1 / 26

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM