• GİRİŞ
  • GİRİŞ...
  • KUR'AN-I KERİM
  • MEÂLİ
  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
    • Kur'an Yolu Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ELMALILI HAMDİ YAZIR
    • Kur’an-ı Kerim Meali
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • ÖMER NASUHi BİLMEN
    • Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli
    • Kur’an-ı Kerim'e Göre Sıralama
    • Alfabetik Sıralama
  • RÜYA TABİRLERİ
    • A'dan Z'ye
    • İçindekiler
    • İslami Rüya Tabirleri

Ömer Nasuhi Bilmen

Kur’ân-ı Kerim Türçe Meâli

Fâtiha Sûresi 1 - 7. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Rahman ve rahim olan Allah Teâlânın adıyla (Okumaya başlarım).

2.     Hamd âlemlerin Rabbi,

3.     Rahman ve rahim olup

4.     Cezâ gününün sâhibi olan Allah Teâlâ'ya mahsustur.

5.     Ey Allah’ım yalnız sana ibâdet ederiz ve ancak senden yardım dileriz.

6.     Bizleri doğru yola ilet,

7.     O kendilerine nimet vermiş olduğun kimselerin yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil!

Bakara Sûresi 1 - 5. Ayetler

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.     Elif, lâm, mîm.

2.     İşte bu kitap ki, bunda bir kuşku yoktur, müttakiler için bir hidâyettir.

3.     O müttakiler ki, gayba inanırlar, namazı da doğruca kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de infakta bulunurlar.

4.     Ve onlar o kimselerdir ki sana indirilmiş ve senden evvel indirilmiş olan kitaplara da iman ederler ve onlar âhirete de kesin olarak inanırlar.

5.     İşte onlar kerem sahibi Rableri tarafından bir hidayet üzeredirler. Kurtuluşa erenler de ancak onlardır.

Bakara Sûresi 6 - 16. Ayetler

6.     Muhakkak o kimseler ki kâfir olmuşlardır, onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için müsavidir, onlar imana gelmezler.

7.     Allah Teâlâ onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir, onların gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap da vardır.

8.     İnsanlardan bir kısmı da: Biz Allah'a ve âhiret gününe inandık der. Halbuki onlar inanmış değildirler.

9.     Onlar Allah'ı ve imân etmiş kimseleri aldatmak isterler. Halbuki onlar kendi nefislerinden başkasını aldatamazlar da bunun farkında olamazlar.

10.   Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah Teâlâ da onlar için hastalığı artırmıştır. Ve onlar için yalan söylemeleri sebebiyle gayet acı bir azap vardır.

11.   Onlara, yeryüzünde fesatta bulunmayınız, denilince onlar. "Biz ancak islâh edici kimseleriz" derler.

12.   Haberiniz olsun ki fesat çıkaran şahıslar, onların kendileridir. Fakat bunu anlamazlar.

13.   Ve onlara: "Sizde insanların iman ettiği gibi iman edin" denilince derler ki: "Biz o beyinsizlerin iman ettiği gibi iman eder miyiz?" muhakkak biliniz ki beyinsiz olan ancak kendileridir. Fakat bilmezler.

14.   Onlar iman edenlere rasgelince: "Biz iman ettik" derler. Kendi şeytanları ile yalnız kalınca da: "Biz sizinle beraberiz, biz ancak o iman edenler ile alay eden kimseleriz" derler.

15.   Allah Telâlâ ise onlar ile alay eder. Onları kendi azgınlıklarında şaşkın bir halde bırakır.

16.   Onlar o münâfıklar o kimselerdir ki: Hidâyet karşılığında dalâleti satın almışlardır. Onların bu ticaretleri bir kazanç temin etmemiştir. Ve onlar hidâyete ermiş kimseler değildir.

Bakara Sûresi 17 - 24. Ayetler

17.   Onların durumu, ateş yakmış kimsenin durumu gibidir ki, o ateş çevresinde kilerini aydınlatınca. Hak Teâlâ hemen onların nurunu giderdi, onları karanlıklar içinde görmez bir halde bıraktı.

18.   Onlar bir takım sağırlar, dilsizler, körlerdir. Artık onlar o sapıklıktan dönmezler.

19.   Yahut onların durumu gökten şiddetle boşanan bir yağmur gibidir ki onda karanlıklar vardır, dehşetli bir gök gürültüsü, bir şimşek vardır. Ölüm korkusundan dolayı yıldırımlardan parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Teâlâ ise kâfirleri kuşatmıştır.

20.   Az kalıyor ki şimşek gözlerini hemen kapayıverecek. Her ne zaman önlerini aydınlatsa ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktükçe de dikilip kalıverirler. Eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi onların elbette işitmelerini de, görmelerini de gideriverirdi. Şüphe yok ki Allah Teâlâ her şeye kadirdir.

21.   Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratmış olan Rabbinize ibâdet ediniz ki sakınmış olasınız.

22.   Öyle Rabbiniz ki, sizlere yeryüzünü bir döşek, göğü de bir kubbe yapmış ve gökden su indirmiş ve o su ile sizin için rızık olmak üzere bir nice şeyler meydana çıkarmıştır. Artık Allah Teâlâ için bile bile eşler kılmayınız.

23.   Ve eğer siz kulumuza indirdiğimizden şüphede iseniz, onun benzerinden bir sûre vücuda getiriniz. Ve Allah Teâlâ'dan başka şâhitlerinizi dâvet ediniz, eğer siz doğru kimseler iseniz.

24.   Eğer siz onu yapamaz iseniz, elbette yapamayacaksınız ya, artık o ateşten sakınınız ki, onun çırası, bir takım insanlar ile taşlardır. O ateş ise kâfirler için hazırlanmıştır.

Bakara Sûresi 25 - 29. Ayetler

25.   İman edip güzel güzel amellerde bulunanlara müjde var. Şüphe yok ki onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile rızıklanınca diyeceklerdir ki: Bu meyve bizim evvelce de rızıklandığımız bir meyvadır. Onlara birbirine benzeyen böyle nimetler verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz eşler de vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır.

26.   Şüphe yok ki. Allahü Teâlâ bir sivrisineği ve onun üstünde bulunanı mİsal getirmekten haya etmez. İmdi iman etmiş olanlar bunun Rableri tarafından bir hak olduğunu bilirler. Kâfir olanlar ise: Allah bununla mİsal olarak ne murat etti derler. Hak Teâlâ bu mİsal ile birçoklarını saptırır birçoklarını da hidayete eriştirir. Allah Teâlâ bununla ancak fasik olanları dalâlete düşürür.

27.   O kimseler ki Yüce Allah'ın ahdini tevsik yemin ile tekit ettikten sonra bozarlar. Bitişmesini emretmiş olduğu şeyi kesiverirler, yeryüzünde fesat çıkarırlar, İşte ziyana uğrayanlar, onlardır.

28.   Allahü Teâlâ'yı nasıl inkâr ediyorsunuz ki sizi ölüler iken o diriltti. Sonra sizi öldürecektir, sonra da sizi diriltecektir, sonra da ona döndürüleceksinizdir.

29.   O öyle bir Kerem sahibi yaratıcıdır ki yeryüzünde her ne var ise hepsini sizin için yarattı, sonra da semaya yönelip onları yedi gök olarak düzenledi, o her şeyi hakkıyla bilicidir.

Bakara Sûresi 30 - 37. Ayetler

30.   Hatırla o zamanı ki. Rabbin meleklere: "Ben yeryüzünde muhakkak bir halife kılacağım" diye buyurmuştu. Melekler de: "Yeryüzünde fesat çıkaracak, kanlar dökecek kimseyi mi yaratacaksın, bizler ise sana, hamd ile tesbih eder, seni takdis eyleriz." demişlerdi. Allahü Teâlâ da: "Şüphe yok ki sizin bilemiyeceğiniz şeyleri ben bilirim." diye buyurmuştur.

31.   Ve Allahu Teâlâ bütün eşyanın isimlerini Âdem'e bildirdi. Sonra da bu eşyayı meleklere göstererek bunların isimlerini bana haber veriniz. Eğer siz doğru söylüyor iseniz, diye buyurdu.

32.   Dediler ki; Seni tesbih ederiz, senin bize bildirdiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphe yok ki alîm, hakim olan sensin.

33.   Buyurdu ki: Ey Adem! O şeyleri adları ile bu meleklere haber ver. Adem de o şeyleri adları ile haber verince Cenâb-ı Hak buyurdu ki; Size dememiş miydim ki, ben şüphesiz göklerin de, yerinde gizliliklerini bilirim. Ve sizlerin açıkça yaptığınız ve gizlediğiniz şeyleri de bilirim.

34.   Hani biz meleklere demiştik ki Âdem'e secde ediniz. Onlar da hemen secde edivermişlerdi. Yalnız şeytan kaçınmış, kibirlenmiş ve kâfirlerden olmuştu.

35.   Ve biz demiştik ki ey Âdem! Sen ve eşin şu cennette oturun. Dilediğiniz yerlerde onun yemişlerinden bol bol yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz.

36.   İmdi şeytan, Âdem ile Havva'yı cennetten kaydırdı, oradaki nimetlerden çıkarıp uzaklaştırdı. Biz de dedik ki: Bâzınız bâzınıza düşman olmak üzere yeryüzüne ininiz, sizin için yeryüzünde bir vakte kadar bir ikametgâh ve bir nasip vardır.

37.   Âdem Yüce Rabbi tarafından bir kısım kelimeler aldı. Onun üzerine tövbe eyledi. Tövbeleri ziyadesiyle kabul eden, pek ziyade merhamet sahibi olan ise ancak o Kerem sâhibi Rab'dır.

Bakara Sûresi 38 - 48. Ayetler

38.   Dedik ki: O cennetten hepiniz aşağıya ininiz. Eğer benim tarafımdan size bir hidayet gelir de her kim hidâyetime tâbi olursa artık onlar için bir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaktır.

39.   Ve o kimseler ki kâfir oldular ve bizim âyetlerimizi yalanladılar, onlar ateş sâhipleridir, onlar o ateşte ebediyyen kalıcılardır.

40.   Ey İsrail oğulları: Benim sizlere lûtf etmiş olduğum nimetlerimi hatırlayınız. Ve benim ahdimi yerine getiriniz ki ben de sizin ahdinizi yerine getireyim. Ve ancak benden korkunuz.

41.   Ve sizin yanınızdakini tasdik edici olarak indirmiş olduğuma iman ediniz. Onu İlk inkâr edenlerden olmayın Ve âyetlerimi az bir paha ile satmayın. Ve ancak benden sakının.

42.   Ve hakkı bâtıl ile örtüp karıştırmayın. Ve hakkı bile bile saklamayın.

43.   Ve namazı kılınız, zekâtı da veriniz ve rükû edenler ile beraber rükû ediniz.

44.   Nasa iyilik ile emredersiniz de kendi nefislerinizi unutur musunuz? Halbuki siz kitabı okursunuz, hiç düşünmez misiniz?

45.   Sabır ile ve namaz ile yardım isteyiniz. Ve namaz şüphe yok ki ağır bir iştir. Ancak Allah'tan korkanlar için değil.

46.   Allah'tan korkanlar, o zatlardır ki Rablerine kavuşacaklarını ve onun manevî huzuruna döneceklerini düşünüp tefekkür ederler.

47.   Ey İsrail Oğulları! Sizlere ihsan ettiğim nimetimi ve sizi âlemlere tercih ettiğimi hatırlayınız.

48.   Öyle bir günden korkunuz ki, o günde hiç bir şahıs hiç bir şahıstan dolayı hiç bir şey ödemez. Ve o şahıstan hiç bir şefaat kabul edilmez. Ve ondan hiç bir fidye alınmaz. Ve ne de onlara yardım olunurlar.

Bakara Sûresi 49 - 57. Ayetler

49.   Ve o zamanı hatırlayınız ki, sizi Firavun taraftarlarından kurtardık. Sizi en kötü azap ile cezalandırıyorlardı. Oğullarınızı boğazlıyorlardı, kadınlarınızı da diri bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbiniz tarafından pek büyük bir imtihan vardı.

50.   Ve hatırlayınız o zamanı ki sizin için denizi yardık ta hepinizi kurtardık. Firavunun taraftarlarını da sizler bakıp dururken boğduk.

51.   Ve bir vakit Musa ile Kırk geceyi vadeleştirmiştik, sonra siz zalimler olarak onun arkasından buzağıya tutunmuş idiniz.

52.   Sonra bunu müteakip sizi affettik, gerekti ki, şükredesiniz.

53.   Ve bir vakitte Musa'ya kitap ve fürkan vermiştik. Ta ki hidâyete eresiniz.

54.   Ve o zamanki Musa kavmine: Ey kavmim! Buzağıya tutunmakla nefisinize zulmetmiş oldunuz. Hemen Yaratıcınıza tevbe edin, nefislerinizi öldürün. Bu sizin için Rabbiniz katında hayırlıdır demişti O Kerem Sahibi Yaratıcı da tevbenizi kabul etmişti. Şübhe yok ki tevbeleri kabul eden rahim olan ancak O'dur.

55.   Ve hatırlayınız ki siz: "Ya Musa! Sana iman etmeyiz Allah Teâlâ'yı âşikâr surette görmedikçe" demiştiniz de sizi yıldırım çarpmıştı. Siz ise bakıp duruyordunuz.

56.   Sonra sizi ölümünüzü müteakip diriltmiştik, ta ki şükredesiniz.

57.   Ve üzerinize bulutları gölgelik kıldık. Ve üzerinize kudret helvası ile Selva denilen yelve kuşunu indirdik. Size rızk olarak verdiğimiz şeylerin pak helâl olanlarını yiyiniz dedik. Bize zulmetmiş olmadılar ancak kendi nefislerine zulmeder oldular.

Bakara Sûresi 58 - 61. Ayetler

58.   Ve hani demiştik ki: Şu kasabaya girin, ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyiniz. Kapısından secde ederek giriniz ve "hitte" deyiniz, sizin için hatalarınızı bağışlayalım. Ve iyilik edenlere mükâfatı daha artıracağız.

59.   Fakat nefislerine zulmedenler, sözü kendilerine söylenilenden başkasıyla değiştirdiler. Biz de zulmeden kimseler üzerine yaptıkları fısıklar sebebiyle gökten korkunç bir azap indirdik.

60.   Ve hani bir vakitte Musa, kavmi için su isteğinde bulunmuştu. Biz de asan ile taşa vur, demiştik o da vurunca taştan on iki çeşme fışkırdı. Her gurup kendisinin su alacağı çeşmeyi bildi. Biz de onlara dedik ki: Allah Teâlâ'nın rızkından yiyiniz ve içiniz ve yeryüzünde bozgunculardan olarak haddi aşmayınız.

61.   Hani siz bir vakitte demiştiniz ki: Ya Musa! biz bir çeşit yemeğe elbette sabredemeyiz. Bizim için Rabbine dua etde yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan bizim için de çıkarsın. Musa da demişti ki: Siz bayağı olan şey ile hayırlı olan şeyi değiştirir misiniz? Öyle ise bir kasabaya ininiz sizin için istediğiniz şeyler orada vardır. Onların üzerlerine alçaklık, yoksulluk vuruldu ve Allah’ın gazabına uğradılar. Bu da şüphe yok ki Allah’ın ayetlerini inkâr, peygamberlerini haksız yere katletmeleri sebebiyle olmuştur. İşte bu ceza onların isyan etmelerinden ve haddi aşmış olmalarından dolayıdır.

Bakara Sûresi 62 - 69. Ayetler

62.   Şüphe yok ki, mü'minler ile Yahudilerden ve Hıristiyanlar ile sabiîlerden her hangi kimseler Allah Teâlâ’ya, âhiret gününe iman edip salih amellerde bulunmuş olurlarsa onlar için rabları katında mükâfatlar vardır. Ve kendilerine asla korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

63.   Hani bir vakitte mİsakınızı almış. Turu da üzerinize kaldırmış size verdiğimizi kuvvetle tutunuz, onda olanı zîkreyleyiniz ki, korunmuş olabilesiniz, demiştik.

64.   Sonra o mİsakın ardından yüz çevirdiniz. Eğer üzerinize Allah Teâlâ'nın fazl ve rahmeti olmasaydı elbette hüsrana uğrayanlardan olurdunuz.

65.   And olsun ki, sizler içinizden cumartesi gününde haddi aşanları elbette bilmişsinizdir. Biz de onlara sefil, hakir maymunlar olunuz, demiştik.

66.   Artık bunu o zamandakilere ve ondan sonrakilere bir ibret, korunanlar için de bir nasihat kıldık.

67.   Bir vakitte Musa aleyhisselâm kavmine dedi ki: Allah Teâlâ bir sığır boğazlamanızı size muhakkak emrediyor. Dediler ki: Sen bizimle alay mı ediyorsun? Musa aleyhisselâm da dedi ki: Ben cahillerden olmaktan Allah Teâlâ'ya sığınırım.

68.   Dediler ki: Bizim için Rabbine dua et, o sığırın ne olduğunu bize bildirsin. Dedi ki: Cenab'ı Hak buyuruyor. O bir sığırdır ki, ne pek yaşlıdır ne de pek gençtir, iki ortası dinç bir sığırdır. Artık emrolunduğunuz işi yapınız.

69.   Dediler ki: Bizim için Rabbine dua et onun rengi nedir. Bize açıklasın. Dedi ki: Muhakkak o buyuruyor ki: O sarı renkte bir sığırdır. Onun rengi tam sarıdır. Kendisine bakanları sevindirir.

Bakara Sûresi 70 - 76. Ayetler

70.   Dediler ki: Rabbine dua et bize açıkça bildirsin. Şüphe yok ki o sığır bize karışık geldi. Ve şüphesiz ki Allah Teâlâ dilerse biz elbette hidâyete ermişler oluruz.

71.   Dedi ki; O buyuruyor ki: O muhakkak bir sığırdır ki zillete uğramamıştır. Ne tarla sürmeğe, ne de ekin sulamada alıştırılmamıştır. Bütün kusurlardan uzaktır. Onda renk karışıklığı yoktur, tam sarıdır. Dediler ki: İşte şimdi hakikati getirdin. Hemen onu o sığırı bulup boğazladılar. Halbuki bunu yapmağa asla yaklaşmıyorlardı.

72.   Ve yine hatırlayınız ki: Siz bir şahsı öldürmüştünüz, sonra bunda çekişmeye kalkıştınız. Allah Teâlâ ise sizin gizlediğiniz şeyi meydana çıkarıcıdır.

73.   İmdi dedik ki: Onun Boğazlayacağınız sığırın bazı parçasını o öldürülen kişiye vurunuz. İşte Allah Teâlâ ölüleri böyle diriltir ve sizlere ayetlerini gösterir. Gerektir ki akıllıca düşünesiniz.

74.   Sonra onun ardından kalpleriniz katılaştı. O kalpler taşlar gibidir. Veya katılıkça daha şiddetlidir. Ve şüphesiz taşlardan öylesi vardır ki ondan ırmaklar kaynar. Ve yine şüphe yok taşlardan öylesi vardır ki yarılır, kendisinden su çıkar. Ve yine şüphe yok taşlardan öylesi vardır ki, Allah korkusundan aşağıya düşüverir. Allah Teâlâ ise sizin yaptıklarınızdan asla gâfil değildir.

75.   Artık sizin için onların iman edip inanacaklarını ümit eder misiniz? Onlardan muhakkak bir gurup vardır ki Allah’ın kelâmını işitirler de onu akılları ile anladıktan sonra değiştirmeye kalkışırlar. Halbuki onlar bilirler.

76.   Onlar, mü'minlerle karşılaştıkları zaman biz de iman ettik derler. Ve bunların bazıları diğer bazıları ile tenha kalınca da derler ki: Allah’ın size açtığını o Müslümanlara haber verirmisiniz, ki onunla Rabbiniz katında size karşı delil getirsinler. Sizin buna aklınız ermiyor mu?

Bakara Sûresi 77 - 83. Ayetler

77.   Bilmiyorlar mı ki Allah Teâlâ şüphesiz onların sakladıklarını da, açığa vurduklarını da bilir.

78.   Ve onlardan bâzıları da ümmîdirler. Kitabi bilmezdirler. Ancak bir takım batıl şeyleri bilirler. Ve onlar yalnız zanneder dururlar.

79.   İmdi yazıklar olsun o kimselere ki, kitabı elleriyle yazarlar da sonra bununla az bir paha satın almak için "bu Allah tarafındandır" derler. Artık yazıklar olsun onlara o ellerinin yazmış olduğu şeylerden dolayı. Ve yazıklar olsun onlara o kazanmış oldukları şeylerden dolayı.

80.   Ve dediler ki: Bizlere bir kaç sayılı günden başka cehennem ateşi temas etmeyecektir. De ki: Siz Allah’ın huzurunda bir ahid mi aldınız? Elbet de Allah Teâlâ dönmez. Yoksa bilmeyeceğiniz bir şeyi Cenab'ı Hakka isnad edip söylüyor musunuz?

81.   Hayır, her kim bir yaramazlık işler, günahı da kendisini kuşatırsa işte onlar ateş halkıdır. Onlar o ateşde ebedî kalacak kimselerdir.

82.   îman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise işte onlar cennet ashabıdır. Onlar cennette ebedî kalacaklardır.

83.   Ve biz bir vakit İsrail oğullarının misâkını almıştık ki siz Allah'tan başkasına ibâdet etmezsiniz, ananıza babanıza da ihsan da bulunursunuz Akrabalara, yetimlere, yoksullara da ihsan edersiniz Ve insanlara güzel söz söyleyin. Ve namazı doğruca kılın, zekatı da verin. Sonra siz, içinizden pek az müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz ve siz halâ yüz çeviren kimselersiniz.

Bakara Sûresi 84 - 88. Ayetler

84.   Ve bir vakitte biz: Kendi kanlarınızı dökmeyeceksiniz ve nefislerinizi yurdunuzdan çıkarmayacaksınız diye bir ahdinizi almıştık. Sonra ikrarda etmiştiniz. Ve siz bu ikrarınıza şahadet de edersiniz.

85.   Sonra siz o kimselersiniz ki, kendilerinizi öldürürsünüz ve sizden olan bir fırkayı da yurtlarınızdan çıkarırsınız. Ve onların aleyhine günah ile, düşmanlıkla yardımlaşıyorsunuz. Ve onlar size esir olarak gelince de onlar ile fidyeleşmekte bulunuyorsunuz. Halbuki onların öyle yurtlarından çıkarılması sizin üzerinize haram bulunmuştur. Artık siz kitabın bir kısmına inanır da bir kısımını inkâr mı eyliyorsunuz? İmdi sizden böyle bir fiilde bulunanların cezası, bu dünya hayatında zilletten başka değildir. Kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine sevk olunacaklardır. Allah Teâlâ da sizin yaptıklarınızdan gafil değildir aslâ.

86.   İşte onlar öyle bir güruhtur ki, âhiret karşılığında dünya hayatını satın almışlardır. Binaenaleyh onlardan azap hafiflendirilmeyecektir. Ve onlar yardımda olunmayacaklardır.

87.   And olsun ki muhakkak biz Musa'ya kitap verdik, ondan sonra da biri biri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem'in oğulu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu ruhulkuds ile destekledik. Sizler ise her ne vakit nefislerinizin hoşlanmadığı bir emir ile peygamber gelince büyüklük taslayarak bir kısmını yalanlayıp, bir kısmını da öldürecek misiniz?

88.   Ve dediler ki: Bizim kalplerimiz perdelidir. Öyle değil. Allah Teâlâ onlara küfürleri sebebiyle lânet etmiştir. Onun içindir ki az pek az iman ederler.

Bakara Sûresi 89 - 93. Ayetler

89.   Vaktaki onlara Allah tarafından yanlarındakini tasdik edici bir kitap geldi, halbuki evvelce kâfirlere karşı fetih ve yardım isterlerdi. Fakat o bildikleri şey kendilerine gelince onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın lâneti kâfirler üzerinedir.

90.   Nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü bir şey!... O şey. Allah’ın lütfuyla kullarından dilediği zata indirmiş olmasına haset ederek Allah Teâlâ'nın indirdiğini inkâr etmeleridir. Artık gazaptan gazaba uğradılar. Kâfirler için bir alçaltıcı azap ta vardır.

91.   Onlara: "Allah’ın indirdiklerine iman ediniz" denilince: "Bîz, bizim üzerimize indirilmiş olana iman ederiz." derler. Onun ötesindekini inkâr ederler. Halbuki o da kendileriyle beraber olanı Tevrat'ı tasdik eder hak bir kitaptır. De ki: Eğer siz iman etmiş kimseler iseniz, bundan evvel Allah’ın peygamberlerini ne için öldürüyordunuz ?

92.   Ve şüphe yok ki Musa sizlere mucizeler ile geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı tanrı edindiniz. Siz zâlim kimselersiniz.

93.   Ve o zamanı hatırlayınız ki, sizin mİsakınızı almıştık. Size verdiğimiz şeyi kuvvetle alınız ve dinleyiniz diye üzerinize Tur dağını kaldırmıştık. Demişdiler ki: İşittik ve isyan ettik. Ve onların küfürleri sebebiyle kalplerine buzağı muhabbeti yerleştirilmişti. De ki size imanınız ne kötü şey ile emrediyor, eğer mü'minlerseniz.

Bakara Sûresi 94 - 101. Ayetler

94.   De ki: Eğer Allah Teâlâ'nın yanında ahiret yurdu başka insanların değil de özel olarak sizin ise ölümünüzü temenni ediniz, eğer siz doğru sözlü kimselerseniz.

95.   Halbuki onu evvelce kendi elleriyle yaptıkları şeyler sebebiyle aslâ temenni etmezler.

96.   Ve and olsun ki onları. İnsanların ve müşriklerin hayata en düşkünü bulacaksın. Her biri arzu eder ki bin sene yaşatılsın. Halbuki yaşatılması onu azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah Teâlâ ise onların neler yaptıklarını hakkıyla görücüdür.

97.   De ki: Her kim Cibril'e düşman olmuş ise Kahrolsun. Çünkü Kur'ân'ı, önündeki kitapları tasdik edici ve mü'minler için bir yol gösterici ve bir müjdeci olmak üzere Allah Teâlâ'nın izniyle senin kalbin üzerine indiren, şüphe yok ki odur.

98.   Her kim Allah Teâlâ'ya ve onun meleklerine, peygamberlerine ve Cebrâil ile Mikâile düşman olursa kâfir olur Allah Teâlâ da şüphe yok ki, kâfirlerin düşmanıdır.

99.   Andolsun ki sana çok açık âyetler indirdik. Onları fasıklardan başka bir kimse inkâr etmez.

100. Ya her ne zaman bir antlaşma yapacak olsalar onlardan bir güruh o antlaşmayı bozup atacak mı?. Belki onların ekserisi iman etmezler.

101. Ve onlara Allah Teâlâ tarafından yanlarındaki kitabı tasdik edici bir rasûl gelince o kendilerine kitap verilmiş olanlardan bir gürûh' sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın kitabını arkalarına atıverdiler.

Bakara Sûresi 102 - 105. Ayetler

102. Ve onlar Süleyman Aleyhisselâm mülkü aleyhine şeytanların uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman, aslâ küfretmedi, fakat o şeytanlar kâfir oldular. Onlar insanlara sihir ve Babildeki iki meleke, Hârut ile Marut'a indirilmiş olan şeyleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise: "Bîz ancak bir fitneyiz, sakın kâfir olma" demedikçe bir kimseye sihir adına bir şey öğretmezlerdi. İşte bir takım kimseler bu iki melekten koca ile karının arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat bunlar Allah Teâlânın izni olmadıkça bu sihir ile bir kimseye bir zarar verebilir değildiler onlar kendilerine zarar verip fayda vermeyen şeyleri öğreniyorlardı. Yemin olsun ki onlar, o sihri satın alan kimse için ahirette hiç bir nasip olmayacağını muhakkak bilmişlerdir. Ne kötü bir şey, karşılığında nefislerini satmış oldular. Eğer bilecek olsalardı.

103. Eğer onlar iman etseler ve sakınsalardı idi elbette Allah Teâlâ katından bir sevap çok hayırlı olacaktı. Eğer bilir olsalardı.

104. Ey iman etmiş olanlar!... "Raina", demeyin, "unzurna" diyin ve dinleyin. Kâfirler için acıtıcı bir azap vardır.

105. Ehli kitaptan kâfir olanlar da ve müşrikler de sizin üzerinize Rabbiniz tarafından bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah Teâlâ ise rahmetini dilediğine tahsis buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük ihsan sahibidir.

Bakara Sûresi 106 - 112. Ayetler

106. Biz bir âyetten her neyi nesh eder veya unutturursak ondan daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah Teâlâ şüphe yok herşeye tam manasıyla kadirdir.

107. Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü muhakkak Allah’ındır. Ve sözler için Allah Teâlâ'dan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı vardır.

108. Yoksa evvelce Musa'ya sorulduğu gibi siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istersiniz? Her kim imanını küfür ile değiştirirse şüphe yok ki; yolun doğrusundan sapıtmış olur.

109. Ehli kitaptan birçokları kendilerine hak belirdikten sonra nefislerindeki hasetten dolayı sizi imanınızdan sonra kâfirler haline döndürmeği temenni etmiştir. İmdi siz Allah'ın emri gelinceye kadar affediniz, tekdirde bulunmayın. Şüphe yok ki. Allah Teâlâ her şeye kemâliyle kadirdir.

110. Ve namazı dosdoğru kılın, zekâtı da verin, nefisleriniz için evvelce hayırdan her ne gönderirseniz onu Allah indinde bulursunuz. Şüphe yok ki. Allah Teâlâ İşlediğiniz şeyleri tamamiyle görücüdür.

111. Ve dediler ki cennete Yahudi veya Hıristiyan olanlardan başkası elbette giremeyecektir. Bu onların boş hülyalarıdır. De ki: delilinizi getirin, eğer siz doğru kimseler iseniz.

112. Hayır... Kim muhsin olduğu halde yüzünü Allah'a teslim ederse işte onun için Rabbinin katında mükâfatı vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.

Bakara Sûresi 113 - 119. Ayetler

113. Ve Yahudiler dedi ki: Hıristiyanlar hiç bir şey üzere değildir. Ve Hıristiyanlar da dedi ki: Yahudiler hiç bir şey üzere değildir. Halbuki onlar kitabı okurlar. Bilmeyen kimseler de onların sözleri gibi söylediler. Allah Teâlâ ise bu ihtilâf ettikleri şeyler hakkında yarın kıyamet günü aralarında hükmedecektir.

114. Allah Teâlâ'nın mescitlerinde onun isminin zikiredilmesini engelleyen ve o mescitlerin harap olmasına çalİsan kimseden daha zâlim kim vardır? Onlar için o mescitlere korka korka girmelerinden başka selâhiyet yoktur. Onlar için dünyada rezillik vardır onlar için ahirette ise pek büyük bir azap vardır.

115. Doğu da, batı da Allah’ındır. Artık hangi bir yerde yüzünüzü kıbleye çevirirseniz Allah’ın zatı oradadır, şüphe yok ki Allah Teâlâ'nın rahmeti geniştir, o herşeyi bilendir.

116. Ve dediler ki Allah çocuk edindi etti Haşa Allah Teâlâ bundan uzaktır. Doğrusu göklerde ve yerde ne varsa onundur. Hepsi de ona itaat edicilerdir.

117. Allah Teâlâ göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Bir şeyi isteyince ona "ol" der, o da hemen oluverir.

118. Ve bilmeyen kimseler dedi ki: Allah bizimle konuşsa ya veya bize bir âyet gelse ya. Onlardan evvelkiler de onların dedikleri gibi demişti. Kalpleri bir birine benzemiştir. Biz âyetlerimizi kesin iman sahibi olan bir kavme apaçık bildirdik.

119. Şüphe yok ki, biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehennem ehlinden mesul olmazsın.

Bakara Sûresi 120 - 126. Ayetler

120. Sen onların milletine tâbi oluncaya değin senden ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar aslâ hoşnut olmazlar. De ki: Asıl hidayet Allah’ın hidâyetidir. Eğer sen sana gelen ilimden sonra, onların arzularına uyacak olsan, yemin olsun ki senin için Allah tarafından ne bir dost bulunur ne de bir yardımcı.

121. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler ki, onun hakkiyle okuyarak tilâvette bulunurlar. İşte onlar ona iman ederler. Ve kimler ki onu inkâr ederlerse işte hüsrana uğramış olanlar da onlardır.

122. Ey İsrail Oğulları!... Size ihsan etmiş olduğum nimetimi ve sizi âlemler üzerine üstün kılmış olduğumu hatırlayınız.

123. Ve öyle bir günden sakının ki, hiç bir şahıs hiç bir şahıs için bir şey ödeyemez ve hiç bir şahıstan fidye de kabul edilmez. Ve ona şefaatte fayda vermez. Ve onlar yardım da olunmazlar.

124. Şunu da hatırla ki, bir zamanlar İbrahim'i Rabbi‘si bir takım kelimeler ile imtihan etmişti. O da bunları tamamen yerine getirmiştir. Cenâb-ı Hak dedi ki: Ben seni insanlara İmam kılacağım. O da dedi ki: Zürriyetimden de Hak Teâlâ da buyurdu ki benim ahdime zalimler nâil olamaz.

125. Ve o vakit de hatırlayınız ki biz Beyti Şerifi İnsanlar için bir sevap yeri ve bir Eman yurdu kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edininiz. Ve biz İbrahim'e ve İsmail'e kesin emir vermiştik ki: Benim beytimi tavaf edenler için ve orada mücavir bulunanlar için ve rükûa, secdeye varacaklar için tertemiz bulundurunuz.

126. Şunu da zikred ki: İbrahim, Rabbim! Burasını bir emin belde kıl, ahalisini Allah'a ve âhiret gününe iman etmiş olanları da meyvelerden rızıklandır, demiştir. Allah Teâlâ da: Kâfir olanı da az bir müddet faydalandırırım, sonra da onu ateş azabına girmeye mecbur kılarım. Ne fena bir gidiş!., diye buyurmuştur.

Bakara Sûresi 127 - 134. Ayetler

127. Hatırla ki. İbrahim Beytullah'ın temellerini İsmail ile beraber yükseltiyor, ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur, şüphe yok ki sen işitensin ve bilensin, diyordu.

128. Ey Rabbimiz! Bir de bizleri sana iki ihlaslı Müslüman kıl. Ve zürriyetimizden de senin için bir Müslüman ümmet vücuda getir Ve bizlere haccın usulünü göster, tövbelerimizi de kabul buyur. Şüphe yok ki sen tevbeleri kabul edensin, merhametlisin diye de duada bulunuyordu.

129. Ey Rabbimiz! Onların arasında onlardan bir Peygamber gönder ki, onlara âyetlerini okusun. Onlara kitap ve hikmet öğretsin. Ve onları temiz bir hale getirsin. Şüphe yok ki sen evet sen azizsin, hikmet sahibisin.

130. Nefsine ihânet edenlerden başka kim İbrahim'in milletinden kaçınır. Şüphe yok ki biz onu dünyada seçkin mümtaz kıldık ve şüphesiz ahirette de, o, muhakkak sâlihler zümresindendir.

131. Hani o vakit ki İbrahim'e Kerem sâhibi Rabbi İslâm ol dedi. O da âlemlerin Rabbine teslim oldum işlerimi ona bıraktım. Dedi.

132. Ve bunu dinini İbrahim de oğullarına vasiyette bulundu, Yakup ta. Her biri dedi ki Oğullarım; şüphe yok ki Allah Teâlâ sizin için İslâm dinini seçti. Binaenaleyh siz ölmeyiniz, ancak Müslüman olduğunuz halde ölünüz.

133. Yoksa Yakub'a ölüm geldiği zaman sizler hazır mı bulunuyordunuz. O vakit ki oğullarına dedi: Benden sonra neye ibâdet edeceksiniz? Dediler ki: Senin ilanına ve babaların olan İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhına ibâdet edeceğiz ki bir tek ilahtır. Ve biz ancak onun için Müslüman kimseleriz.

134. Onlar bir ümmettir ki, gelip geçmişlerdir. Onların kazandıkları kendilerinedir. Sizin kazandığınız şeyler de size aittir. Ve siz onların yapmış oldukları amellerden mesul olmayacaksınızdır.

Bakara Sûresi 135 - 141. Ayetler

135. Ve dediler ki: Yahudi veya Hıristiyan olunuz ki hidayete ermiş olasınız. De ki: Biz hânif olarak İbrahim'in milletine tâbi bulunmaktayız. O müşriklerden değildir.

136. Diyiniz ki, biz. Allah'a ve bize indirilmiş olana ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a, Esbata indirilmiş olana ve Musa ile İsa'ya verilene ve peygamberlere Rableri tarafından verilmiş olan şeylere iman ettik, biz onlardan hiç birinin arşını ayırmayız ve biz ona Allah Teâlâ'ya hâlİsane itaat eden kimseleriz.

137. İmdi onlar sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak hidayete ermiş olurlar. Ve eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki onlar şikak çekişme ve mücadele içinde kalmış olurlar. O halde Cenab'ı Hak onlara karşı sana yetecektir ve o işitendir, bilendir.

138. Ey mü'minler! Diyiniz ki, bizim boyamız Allah'ın boyasıdır. Allah’ın boyasından boyası daha güzel olan kim vardır? Ve bizler ancak ona ibâdet edenleriz.

139. Rasûlüm! de ki: Allah hakkında bizimle mücadele mi ediyorsunuz? Halbuki o bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Ve bizim amellerimiz bize aittir, sizin amelleriniz de size aittir. Ve bizler ancak onun ihlaslı kullarıyız.

140. Yoksa diyor musunuz ki şüphe yok İbrahim, İsmail, İshak, Yakup ve Esbat Yahudi veya Hıristiyan idiler. De ki: Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? Daha zalim kim vardır? Allah tarafından yanında bulunan şahitliği gizleyenden? Allah Teâlâ sizin yaptıklarından gafil değildir.

141. O bir ümmettir ki, gelip geçmiştir. Ona kendi kazandığı, size de sizin kazandığınız vardır. Ve siz onların yapmış olduklarından mesul olmayacaksınızdır.

Bakara Sûresi 142 - 145. Ayetler

142. Yakında diyeceklerdir ki: Onları yöneldikleri kıblelerinden hangi şey çevirdi? De ki: Doğu da Batı da Allah’ındır. Dilediği kimseyi doğru bir yola iletir.

143. Ve işte böylece sizleri de bir orta ümmeti kıldık ki İnsanlar üzerine şahitler olasınız. Ve bu peygamber de sizlerin üzerinize tam bir şahit olsun. Ve senin evvelce tarafına yönelmiş bulunduğun Kâbe'yi yine kıble yapmadık, ancak Rasule kimlerin tâbi olacaklarını gerisi gerisine döneceklerden ayırmak için yaptık. Gerçi bu büyük bir hâdisedir. Ancak Allah’ın hidayet ettiği zatlar hakkında değil. Ve Allah sizin imanınızı elbette zâyi edecek değildir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ insanlara karşı elbette çok şefkatli, pek merhametlidir.

144. Biz yüzünün semaya doğru çevrilip durduğunu muhakkak görüyoruz. Artık seni hoşnut olacağın bir kıbleye muhakkak yönelteceğiz. Haydi yüzünü Mescidi Haram tarafına döndür. Ve her nerede bulunursanız yüzlerinizi onun tarafına yöneltiniz. Ve şüphe yok ki kendilerine kitap verilmiş olanlar da bunun Rableri tarafından hakkolduğunu elbette bilirler. Ve Allah onların amellerinden gafil değildir.

145. And olsun ki sen kendilerine vaktiyle kitap verilmiş olanlara her ne delil getirsen yine senin Kıblene tâbi olmuş olmayacaklarıdır. Sen de onların Kıblesine tâbi olmazsın. Onların bâzıları da bazılarının Kıblesine tâbi değildir. Ve kasem olsun ki sana gelen ilimden sonra onların isteklerine tâbi olacak olsan şüphe yok sen de o zaman zalimlerden olmuş olursun.

Bakara Sûresi 146 - 153. Ayetler

146. O kendilerine kitap verdiğimiz kimseler kendi oğullarını bildikleri gibi onu da bilirler. Fakat onlardan bir fırka, hiç şüphe yok ki, bilir oldukları halde hakkı gizlerler.

147. O hak, Rabbindendir. Artık şüphe edenlerden sakın olma.

148. Her birinin bir kıblesi vardır, o yüzünü o kıbleye döndürür. Artık hayırlı işlere koşunuz. Siz her nerede olursanız olunuz Allah Teâlâ hepinizi bir araya getirir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ her şeye kadirdir.

149. Ve her nereden sefere çıkarsan hemen yüzünü Mescidi Haram tarafına döndür. Şüphe yok ki bu Rabbin katından bir haktır. Ve Allah Teâlâ sizin amellerinizden gâfil değildir.

150. Ve her nereden sefere çıkarsan hemen yüzünü Mescidi Haram tarafına çevir ve her nerede bulunursanız yüzlerinizi, onun tarafına çeviriniz. Ta ki İnsanlar için sizin Üzerinize bir delil bulunmasın. Ancak onlardan zalim olanlar müstesna. Artık onlardan korkmayınız. Ve benden korkunuz. Hem üzerinizdeki nimetimi itmam edeyim, hem de hidayete nâil olmanızı ümit edebilesiniz.

151. Nitekim sizin içinizde sizden bir peygamber gönderdik ki size bizim ayetlerimizi okuyor ve sizleri tezkiye ediyor ve sizlere hitap, hikmet öğretiyor. Ve sizlere bilmedikleriniz şeyleri öğretiyor.

152. Artık beni zikrediniz ki ben de sizi zikiredeyim. Ve bana şükrediniz, bana nankörlükte bulunmayınız.

153. Ey mü'minler! Sabır ile namaz ile yardım isteyiniz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ sabredenlerle beraberdir.

Bakara Sûresi 154- 163. Ayetler

154. Ve Allah yolunda öldürülenlere, ölülerdir, demeyiniz. Yok, onlar hayattadırlar, fakat siz bilmezsiniz.

155. Vallahi biz sizleri elbette biraz korku ile açlık ile mallardan, canlardan, mahsulâttan biraz eksiklik ile imtahan edeceğiz. Sabredenleri müjdele.

156. Onlar ki, kendilerine bir musibet isâbet ettiği zaman: "Biz Allah içiniz ve biz sonunda ona döneceğiz" derler.

157. İşte onlar için Rableri tarafından mağfiretler ve rahmet vardır. Hidâyete erenler de onlardır.

158. Şüphe yok ki Sefa ile Merve Allah Teâlâ'nın şaairinden "dinî merasiminden" dir. Artık her kim haç veya umre niyetiyle Beytullahı ziyâret ederse tavafı bu ikisiyle beraber yapmasında kendisi için hiç bir günah yoktur. Ve her kim bir hayri nafile olarak yaparsa şüphe yok ki Allah Teâlâ kabul edendir, bilendir.

159. O kimseler ki bizim indirmiş olduğumuz açık delilleri ve hidâyeti İnsanlara açıkça beyan etmiş olduğumuzdan sonra saklarlar, muhakkak onlara Allah Teâlâ lânet eder. Ve onlara lânet ediciler de lânette bulunurlar.

160. Ancak tövbe edenler, islâhta bulunanlar ve açıklayanlar müstesna. İşte ben onların tövbelerini kabul ederim. Ve tevbeyi çokça kabul eden, esirgeyen ancak benim.

161. Muhakkak o kimseler ki kâfir oldular ve onlar kâfir oldukları halde öldüler. İşte Allah Teâlâ'nın lâneti de, meleklerin ve bütün insanların lânetleri de onların üzerinedir.

162. Orada ebedî bir halde kalacaklardır. Onlardan azap hafifletilmez ve kendilerine aslâ bakılmaz.

163. Ve sizin ilahınız, bir tek ilahtır. O rahman ve rahim olan Allah'tan başka bir tanrı yoktur.

Bakara Sûresi 164 - 169. Ayetler

164. Şüphe yok ki göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbirini takibinde. İnsanlara faydalı olan şeyler ile denizde akıp giden gemilerde ve Allah’ın semadan indirip onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdiği suda ve yeryüzünde her nevi hayat sahibi mahlukatı yaymasında, rüzgârların değiştirilmesinde ve gök ile yer arasında emre hazır olan bulutta düşünen bir kavm için elbette nice alâmetler vardır.

165. Ve insanlardan öyleleri vardır ki Allah'tan başkalarını Allah'a denk tanrılar ederler. Onları Allah'ı sever gibi severler. Mü'minlerin ise Allah Teâlâ'ya muhabbetleri daha ziyadedir. Eğer zulüm edenler azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a mahsus olduğunu ve hakikaten Allah’ın azabının şiddetli bulunduğunu görüp anlasalar ne kadar nadim ve pişman olacaklardır.

166. O vakit o kendilerine uyulmuş kimseler o uyan şahıslardan uzaklaşacaklar ve azabı görmüş olacaklar. Ve aralarındaki bağlar kesilmiş bulunacaktır.

167. Ve o uyanlar diyeceklerdir ki: Eğer bizim için bir kere dünyaya dönüş olsa biz de onlardan uzaklaşırız, onlar bizden uzaklaştıkları gibi. İşte Allah Teâlâ onlar amellerini üzerlerine pişmanlıklar halinde gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak kimseler de değildir.

168. Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerden helâl, tertemiz olanlarını yiyiniz. Ve şeytanın adımlarına tâbi olmayınız. Şüphe yok ki o sizin için pek açık bir düşmandır.

169. O sözlere ancak çirkin, pek murdar şeyleri emreder. Ve Allah'a karşı bilmedikleriniz şeyleri söylemenizi emreder.

Sayfa 1 / 27

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
 
 
  • İLETİŞİM