Âl-i İmran Sûresi 116 - 121. Ayetler
116. Muhakkak o kimseler ki, kâfir oldular, onları ne malları ve ne de evlâtları Allah Teâlâ’nın azabından kurtaramaz. Ve onlar cehennem ehlidirler. Onlar orada ebedî kalacak kimselerdir.
117. Bu dünya hayatında infak ettikleri şeyin durumu, bir rüzgârın durumu gibidir ki, onda kavurucu bir soğukluk vardır, nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinlerine vurup mahvetmiştir. Ve Allah Teâlâ onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmederler.
118. Ey imân edenler! Sizden başka olanları dost edinmeyiniz, Size fenalık eriştirmekte aslâ kusur etmezler. Size meşakkat verecek şeyi temenni ederler. Muhakkak kinleri ağızlarından belli olmaktadır. Kalplerinin gizlediği şey ise daha büyüktür. Şüphe yok size âyetleri apaçık beyan ettik, eğer düşünüp anlıyorsanız!.
119. İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki: Onlar sizi sevmezler. Ve siz kitabın hepsine inanırsınız ve sizinle karşılaştıkları zaman "îmân ettik" derler. Ve kendi kendilerine kaldıklarında ise sizin aleyhinizdeki kinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininiz ile ölünüz. Şüphe yok ki Allah Teâlâ kalplerde olanı hakkıyla bilicidir.
120. Size bir nimet İsabet ederse onları mahzun eder. Size bir fenalık dokunursa onunla sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız onların hileleri size hiç bir şey ile zarar vermez.
121. Hani bir vakit erkenden ehlinden ayrılmıştım. Müminler için savaşa elverişli mevziler hazırlıyordun. Ve Allah Teâlâ ise hakkıyla işiticidir, hakkıyla bilicidir.