Sâd Sûresi 27 - 42. Ayetler

27.   Ve göğü ve yeri ve bunların arasında olanları boş yere yaratmadık. Bu, küfre düşenlerin zannıdır. Artık küfre düşmüş olanlara ateşten, büyük bir helâk vardır.

28.   Yoksa imân edenleri ve sâlih sâlih amellerde bulunanları yeryüzünde fesada çalışıp duranlar gibi mi kılacağız? Veya korunanları günahkârlar gibi mi sayacağız?

29.   Bu bir kitaptır ki, O’nu sana indirdik, mübârektir. Ayetlerini düşünsünler ve akıl sahipleri ibret alsınlar diye.

30.   Ve Davud'a Süleyman'ı verdik. Ne güzel kul, şüphe yok ki, O daima Hak'ka yönelir idi.

31.   O vakit ki, O'na sür'atle yürüyüp duran safkan koşu atları, öğleden sonra gösterilmişti.

32.   Dedi ki: Ben Rabbim'in zikrinden dolayı hayrı severcesine o atları seviverdim. Nihayet güneş veya atlar hicap ile gizlenmiş oldu.

33.   Dedi ki: Onları bana iade ediniz. Hemen bacaklarını ve boyunlarını silip okşadı.

34.   And olsun ki, Süleyman'ı biz imtihan ettik ve tahtının üzerin bir ceset olarak bıraktık. Sonra tekrar tahtına dönüverdi.

35.   Dedi ki: Yarabbi! Beni bağışla ve bana bir mülk ver ki, benden sonra hiçbir kimseye lâyık olmasın. Şüphe yok ki, sensin çok bağışlayan sensin.

36.   Artık rüzgarı onun emrine verdik, onun emriyle dilediği yer kolayca akar giderdi.

37.   Şeytanları da, her bir binâ yapıcı ve dalgıç olanı da emrini verdik.

38.   Başkalarını da demir halkalarla bağlı oldukları halde emrin verdik

39.   Dedik ki Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesapsız ikram et veya tutuver.

40.   Ve şüphe yok ki, onun için bizim katımızda bir yakınlık ve bir de dönülecek güzel bir yer vardır.

41.   Kulumuz Eyyûb'u de an. O vakit ki, Rabbine seslendi: Şüphe yok ki, şeytan bana bir meşakkat ile ve bir eziyet ile dokundu, dedi.

42.   Allah tarafından da denildi ki ayağını yere vur, işte bu, soğuk yıkanılacak ve içilecek bir su.